Ramazan Ayı Kavramları(1)

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Ramazan ayına dün başladık, Yüce Allah ibadetlerimizi kabul buyursun. Önce hepimizin bu mübarek ayda kullandığımız kavramların manalarını yazalım istedik. 

Buyurun okuyalım.

Ramazan 

Sözlükte “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması, kızgın yerde yalınayak yürümekle ayakların yanması” anlamlarındaki ‘ramad’ masdarından veya “güneşin güçlü ısısından çok fazla kızmış yer” mânasındaki ‘ramdâ’ kelimesinden türeyen ramazân kamerî yılın şâbandan sonra, şevvalden önce gelen dokuzuncu ayının adıdır. 

“Yaz sonunda ve güz mevsiminin başlarında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur” anlamındaki ‘ramadî’ kelimesinden ya da “kılıcı veya ok demirini inceltip keskinleştirmek için iki yalçın taş arasına koyup dövmek” anlamındaki ‘ramd’ masdarından türediği de ileri sürülmüştür. Genellikle “şehr” (ay) kelimesine izâfe edilip Şehr’u Ramazân şeklinde kullanılır.

Rü’yet-i Hilâl (Hilâlin görülmesi)

Kamerî aylar, adından anlaşıldığı gibi başlangıcı ve bitişi gök ayının hareketlerine göre belirlenen aylardır. Kameri aylar, ayın ‘Hilal’ şeklinde ilk görünüşü ile başlar ve biter

Peygamberimiz; “Hilâli (ramazan hilâli) görünce oruca başlayınız ve hilâli (şevval hilâli) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız” buyurmuştur. (Buhârî, “Savm”, 5, 11; Müslim, “Sıyâm”, 3-4, 7-10). 

Bir başka hadiste de; “Hilâli görmedikçe başlamayınız, hilâli görmedikçe bayram etmeyiniz. Hava bulutlu olur da hilâli göremeyecek olursanız, ayı otuza tamamlayın” (Buhârî, “Savm”, 11) buyurulmuştur.

 Bunun için şâban ayının 29. gününden itibaren hilâli görme araştırmaları yapmak gerekmektedir.  Aynı şekilde, ramazan ayının çıkıp şevval ayının girdiğini anlamak, dolayısıyla bayram günü oruç tutmuş olmamak için bu defa ramazanın 29. gününden itibaren hilâl gözetlenir ve görülmeye çalışılır. 

Sahur

Sözlükte “sabah olmadan önceki vakit, gecenin son üçte biri” anlamındaki seher kelimesiyle aynı kökten gelen sahûr (sehûr, sühûr), dinî bir terim olarak oruç tutmaya hazırlık olmak üzere fecrin doğmasından önce yenen yemeği ifade eder. Sahur vakti, Seher vaktidir.

Sahur oruca dayanma gücü verdiğinden, sahura kalkmak müstehaptır. 

Hz. Peygamber, ”Sahur yapınız; çünkü sahurda bereket vardır.” buyurmuştur (Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyam, 9). 

İftarda acele etmek, sahuru geciktirmek sünnettir. Ayrıca sahur vakti, duaların makbul olduğu vakitlerden biridir.

İmsak

Sözlükte “kendini tutmak, engellemek, el çekme, geri durmak” anlamlarına gelen imsâk; 

dinî bir kavram olarak, fecir vaktinden, iftar vaktine kadar yemeden, içmeden, cinsî münasebetten ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmaya, el çekmeğe başlamaktır.

Kur’ân-ı Kerim’de,  “Artık (Ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye (fecri sadık) kadar yiyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın.” buyurulmaktadır (Bakara, 2/187).

İmsak vakti, başka bir deyişle oruç yasaklarının başlama vakti, fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmasıdır. Bununla yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip, orucun başladığı vakittir.

Gündüz ve gecenin tam olarak teşekkül etmediği yerlerde, imsak ve iftar vakitleri, buralara en yakın normal bölgelere göre belirlenir.

Oruç

İslamın beş şartından biridir. İmsak vaktinden (fecri sadıktan), güneşin batımına kadar yemek, içmek ve cinsî münasebetten uzak durmak suretiyle yapılan ibadettir.  Ramazan ayının dışında farz olan oruç yoktur.

İftar

İftar, oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açmasıdır.  

İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği, güneşin batma vaktidir. 

Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti girmiş olur. Gündüz ve gecenin tam olarak teşekkül etmediği yerlerde, iftar vakitleri, buralara en yakın normal bölgelere göre belirlenir.

Hz. Peygamber, iftar vakti girdikten sonra, oruçlunun iftarda acele etmesini ve oruçlarını hurma veya tatlı bir şeyle, ya da su ile açmalarını tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 45; Müslim, Sıyam, 48; EbûDâvûd, Savm, 21). 

Oruç açılırken dua etmek sünnettir. Hz. Peygamber, iftar esnasında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de, şöyle bir iftar duası yapmıştır

 ”Allâh’ım! Senin rızân için oruç tuttuk, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü Sen her şeyi işiten ve bilensin” şeklinde dua etmişlerdir (İbnMâce, Sıyâm, 48; Dârekutnî, II/185).

Teravih

Sözlükte” rahatlatmak, dinlendirmek” anlamlarına gelen tervîha kelimesinin çoğulu olan terâvih;

Ramazan ayında, yatsı namazından sonra kılınan nafile namaza verilen isimdir. Namazın her iki veya dört rekatinin sonunda bir miktar oturulup dinlenmek müstehap olup,  buna tervîha denilmiştir. Sonra bu kelimenin çoğulu olan terâvih kılınan bu namaza isim olmuştur.

Terâvih namazı yirmi rekat olup, erkek ve kadınlar için sünnet-i müekkededir. 

Hz. Peygamber; ”Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan namazını (terâvih namazını) kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuştur (Buhârî, Salâtü’t-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 174). 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz