Veysi Dündar Mardin belediye başkan aday adayı M Ali Aslan ile görüştü: “Farklılığımız zenginliğimizdir”

1

Mehmet Ali Aslan’ı TBMM’ye geldiği Yeşil Toyotası ile daha fazla tanıdı Türkiye. Lamborgini araçla Meclis’e gelen Kenan Sofuoğlu ile karşılaştırıldı. Vatandaşlar kendini ona daha yakın hissetti. Kendisiyle yazın gittiğim Mardin’de söyleşi için sözleşmiştim. Aynı köylüyüz desem yeridir. O Midyat’ın Hebsınes (Mercimekli) köyünden ben ise Şenköy’denim. İkimiz de Mıhallemi asıllı yani Arab’ız. Mardin Büyükşehir Başkanlığına hem de Ahmet Türk’e rakip olunca vaktidir deyip bu söyleşiye karar verdim. Farklı zaviyeden bir HDP portresi oldu. İyi okumalar dilerim.

Mehmet Ali Aslan kimdir?

Veysi Dündar (VD): Söyleşiye başlarken isterseniz önce okuyucularımıza kendinizi tanıtarak başlayalım…

Mehmet Ali Aslan (MAA): Mardin’e bağlı Midyat’ın Hebsınes (Mercimekli ) köyündenim.
Köyümüzde 4 dil konuşulduğundan, Arapça/Mıhallemice, Kürtçe, Süryanice (Turoyo) dillerini öğrendim.
1998 yılında Anadolu İşletme Üniversitesinden, 2002 yılında Siirt Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliğinden, 2009 yılında da Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünden mezun oldum. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümüne ise siyasete girdikten sonra ara vermek zorunda kaldım.
2002- 2015 yılları arasında Midyat ve köylerinde Sınıf öğretmenliği ve Beden Eğitimi öğretmenliği yaptım.
Kurucu başkan olarak dünyadaki ilk Mıhallemi Derneğini 2006’da arkadaşlarımızla kurduk. Türkiye ve dünya Mıhallemileri ciddi anlamda bu dernek ve faaliyetleri ile tanımıştır. Mıhallemi Derneği olarak birçok ulusal ve Uluslararası Sempozyum, konferans ve panele katıldık.
Bu arada söylem ve faaliyetlerimizi gerekçe gösteren birçok yargılamaya maruz kaldık.
2007’nin Ocak ayında Türkiye’nin asli unsurlarından olan Arapların ilk platformu olan Anadolu Arap Birliğini kurduk.
Mart 2010’da Midyat Star Radyoda haftalık olarak her Pazar sunulan Türkiye’nin ilk Arapça radyo programını yaptım.
2011’ de Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) 101 kişilik daimi meclisinde yer aldım.
Eylül 2012’de seçmeli olarak verilen “Yaşayan Diller ve Lehçeler” kapsamında dünyanın ilk resmi Mıhallemice dil derslerini Midyat Cumhuriyet Ortaokulunda verdim.
Mart 2012’de bir grup Asuri – Süryani- Arami – Keldani, Arap – Mıhallemi birlikte “Sami Halkları Topluluğu”nu kurduk.
7 Haziran 2015’te (25. dönem) HDP’ den Mardin Milletvekili olarak, 26. dönem de de Batman Milletvekili olarak meclise girdim. 3 yıllık Milletvekilliği dönemim boyunca konuşmalarımdan ve katıldığım etkinliklerden dolayı hakkımda 60’ın üzerinde soruşturma ve dava açıldı.

VD: 25 ve 26. Dönem HDP Mardin ve Batman Milletvekilliği yaptınız.
24 Haziran seçimlerinden bu yana sivil yaşamınız nasıl geçiyor?
Nasıl değerlendirdiniz? Neler yaptınız?

MAA: Köy işleri yaptım. Mercimek hasadı, patos yaptım. Bağbozumundan pekmez yapımına kadar birçok köy işi yaptım.

Kitap okuma fırsatım oldu.
Ve bir de kitap yazdım, bitti bitecek. Kitap, Mardin’in çok dilli çok kültürlü çok inançlı bir köyünde yaşanmış, derslerle dolu gerçek hayatları anlatmaktadır.

Vekillik yaptığım dönem ülkenin ve halklarımızın sorun ve hassasiyetlerini başta meclis kürsüsünden olmak üzere mümkün olan her yerde ve her fırsatta dile getirmeye çalıştım. Vekillikten sonra da bu manada elimden geleni, içinden geldiğim insanlarımızla birlikte yapmaya devam ettim.

Adaylık serüveni

VD: 31 Mart yerel seçimleri için mesela neden Midyat değil de Mardin büyükşehir belediye başkanlığına adaylık başvurunuzu yaptınız.
Bu kararı nasıl verdiniz?

MAA: Önemli olan şahsımın kazanması değil mensubu olduğum halkın ve partimin kazanması. Dolayısıyla kurgusal değil kurumsal olarak düşünmek gerektiğine inanıyorum. Yani Mardin adaylığının halka ve partiye kazancı ne olacak, Midyat adaylığının halka ve partiye kazancı ne olacak sorusunu terazide enine boyuna tartmak lazım.
Midyat’tan aday olmam durumunda bu durumdan sadece Midyat’ta yaşayanlar etkilenecektir. Ama Mardin’den aday olmam durumunda hem Midyat, hem Artuklu, hem Ömerli, hem Yeşilli’nin pozitif anlamda etkileneceğini düşünüyorum. Bu sözünü ettiğim İlçelerde Arap nüfus çoğunlukta olup AKP’nin güçlü olduğu yerlerdir.
Karar verme aşamasına gelince; başvuru gibi bir niyetim yoktu. Ancak gerek halkımız gerekse, birçok STK ve kanaat önderlerinin talebi, ısrarı üzerine, başvuru tarihinin uzatıldığı son gün başvurdum. Halkımızın görev ve sorumluluk yükleme iradesini reddedemedim.
Bu arada Batman’dan pek çok sivil dinamik, dernek, topluluk temsilcisi oradan adaylık başvurusu için ısrar ettiler. Bu çerçevede belirtmek isterim ki Mardin de bizim, Batman da bizim, Diyarbakır da, Van da bizim. Olumlu yönde katkı sunabileceğimiz her yer ve platformu değerlendirmeliyiz.

Belediyecilik her şeyden önce orada yaşayan insanlara “Hizmet” demektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) buyurmuş: “Sizin en hayırlınız, insanlara hayrı dokunandır.”
Klasik deyişte dendiği gibi; “Halka hizmet hakka hizmettir.”
Milletvekilliği döneminde nasıl ki gecemizi gündüzümüze katıp çalışıp çabalamışsak, halkımızın emanetini başı dik bir şekilde koruyup savunmuşsak, belediye yönetimlerimiz de de karınca gibi, bal arısı gibi çalışıp halkımıza hizmet edeceğiz Allah’ın izni ile.

VD: HDP’den Mardin belediye başkanlığı için tecrübeli siyasetçi Ahmet Türk de adaylık başvurusunu gerçekleştirdi. Ahmet Türk’ü desteklemek daha doğru bir siyaset olmaz mıydı?
Ahmet Türk varken, kendinizin aday gösterileceğini düşünüyor musunuz?

MAA: Siyaseti, makul ve karşılıklı iyi niyetle örülmüş bir yarış, rekabet olarak okumamak gerekir. Ülkede rekabet ettiğimiz diğer siyasi oluşumlardan, başta da iktidar partisinden farkımız içte de dışta da demokratik yarışa inanmamız. Ve inandığımız gibi yaşamamız. Benim aday adaylık başvurum Sayın Ahmet Türk ve tüm aday adaylarına ve demokrasiye ve seçme seçilme hürriyetine bir destektir zaten.
Bizde rekabet anlayışından ziyade tesanüd, yardımlaşma ve dayanışma anlayışı hâkimdir. Adaylık başvurularımız birbirimizi yıpratmak için değil, tam aksine birbirimizi güçlendirmek içindir. Hem dünya âlem bilsin ve görsün ki, diğer partilerin aksine, bizde vesayet değil, bizde hür ve özgür bir irade var.
Her ne kadar genç görünsek de, Coğrafyanın verdiği bir avantaj mı desek dezavantaj mı desek, bizde bebekler dahi yaşlı doğar. Çünkü annelerimiz bizi doğurana dek nice eza ve cefa çekerek bizi doğurur. Biz hayata olgun doğarız ve gözlerimiz açık bir şekilde umut dolu bir ruh hali mücadele azmini çocuklarımıza ve torunlarımıza devrederek miras bırakarak, bu fani hayata veda ederiz.
Gençlerin enerjisinden, yaşlıların tecrübelerinden faydalanmak bizi çok büyütür.

 Hizmet programı

VD: Adaylığınız kesinleşirse kazanacağınızı düşünüyor musunuz?

MAA: Mesele kazanmak değil, zalim olana, haksızlık edene, demokratik seçimleri reddedenlere ibretlik ders vermek. Bunlardan hesap sormak. Bu hesap da sandıkta görülür. Sırrı Süreyya’nın meclis kürsüsünden zalim yandaşı tayfaya haykırdığı gibi “Biz tarihi yazanlarız.”
Sorunuza yanıt olsun diye bu anlamda belirtmek isterim ki, kayyuma ve kayyumun ipini elinde tutanlara tarihi bir yanıt vereceğiz.

VD: Genç ve dinamik bir Milletvekili olarak yaptıklarınızı hatırlıyoruz. Seçilirseniz öncelikli olarak ne vaad ediyorsunuz?

MAA: Vaat etme kavramı geçmişte siyasetçiler tarafında o denli istismar edildi ki bu sözcük kulağımızı tırmalar oldu. Bundan dolayı vaad etmemeyi vaad ediyorum. Belediyecilikte, hizmette vaad söz ile değil icraat ile olur. Biz vaad etmiyeceğiz, biz yapacağız. Yaparken de, çocukların hayallerinden, yaşlıların tecrübesinden, gençlerin enerjisinden, kadınların üretkenliğinden, engellilerin engel tanımayan mücadele ruhundan, azminden istifade edeceğiz. Bütün bu enerjileri bir havuza toplayıp açığa büyük bir sinerji çıkaracağız. Bu sinerji ile Mardin’imizi marka şehir yapabiliriz. Hep beraber şehrimizi de kendimizi de yöneteceğiz. Gençler, çocuklar, kadınlar, engelliler, kendi projelerini ortaya koyacak, bizler o projeleri beraberce hayata geçirmek için ortak hareket edeceğiz.

Belediye bünyesinde proje birimi kurup, projelerimizi ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlardan finanse ettireceğiz. Küçük ve büyük ölçekli üretime dönük atölyeler açıp, hem Belediyemize ve hem de halkımıza katkı sunacağız. Kötü politikalarla yönetildiğinden dolayı ülkede çığ gibi büyüyen işsizliğe, kendi imkanlarımız nispetinde istihdam alanları yaratacağız. KHK ile işleri gaspedilen arkadaşlarımızla beraber istihdama üretime yönelik projeleri hayata geçireceğiz.
Kadınlarla, gençlerle ve engellilerle, çocuklarla yaptığımız ortak projelerle şehre renk katacağız, ruh katacağız.

Mardin’i, tarihin, kültürün, turizmin ve üretimin başkenti yapacağız inşallah. Çünkü Mardin’in Asurlara, Akadlara, Perslere, Medlere uzanan zengin ve üretken bir geçmişi var.
Bu zenginlikleri günümüz ile buluşturup geleceğe taşıyacağız.
Dünyaca ünlü Mardin kalesinin turizme açılması için gereken girişimlerde bulunacağız.
Ezelden bu yana, tarihinde, suyunda, havasında, mimarisinde, kültürel dokusunda, şehir kodlarında, demokratik kültürü, medeniyeti ve demokratik ulus bilincini taşıyan Mardin’i demokrasinin, Medine vesikasının prototipi yapacağız.
Yüksek bir dağa kurulan Mardin, önündeki Mezopotamya ovasından, Ortadoğu’ya açılan Erdemliler şehri (Medinetül fazıla) olacaktır.

Kısacası Mardin’i burada yaşayanların keyifle yaşamaya devam edecekleri bir yere dönüştüreceğiz. Mardin’den çıkıp başka bir yere gitmenin maddi ve manevi koşullarını yıkmak istiyoruz. Aksine dışardan insanların gelip yerleşmek isteyecekleri bir merkez haline getireceğiz Mardin’i. Bunu hep birlikte yapabiliriz ve yapacağız.

Yerel yönetimler paradigmanın uygulanacağı, hayata geçirileceği en uygun zeminlerdir. Eğer biz kazandığımız yerlerde insan, doğa ve özgürlük merkezli paradigmayı somut olarak yaşar ve yaşatırsak, genel seçimlerde de baraj sorunumuz kalmayacaktır. Yerel yönetimlerdeki performansımız, bizi baraj tartışmalardan sıyırtıp, ana muhalefet ve iktidar çıtasına yükseltecektir.

VD: Ben de bir Mardin’li olarak sormak istiyorum.
Mardin’in öncelikli sorunu nedir sizce?

MAA: Türkiye’nin her şehrinde olduğu gibi Mardin’de de evvela İnsan Hakları sorunu vardır. Bundan kaynaklı yani insanı insaniyeti merkeze almamaktan kaynaklı da hizmet sorunları vardır. Altyapı sorunu, su sorunu,  çarpık kentleşme sorunu, istihdam sorunu, üretim sorunu, trafik sorunu, ekolojik hizmet anlayışı yoksunluğu, bunlardan bir kaçıdır. Hala kuyulardan su ihtiyacını karşılayan köylerimiz var. Geçmişten günümüze, Mardin’in tarihi ve kültürel dokusunu dikkate almayarak hayata geçirilen düzenlemeler de ayrıca şehrin ruhuna ve bedenine bir hançer gibi saplanmıştır. O hançer, hala güzelim Mardin’in bağrında saplanmış halde durmaktadır. Mardin’i betonarme görüntüden kurtarıp, Tarihi Mardin kalesini turizme açmak için girişimlerimiz olacak. (AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, kalenin turizme açılmasını sağlayamadıysa da bu konuda çok gayret sarfettiğini belirtmeliyim. VD) Mardin’imizi eski güzel ihtişamlı günlerine kavuşturacağız. Tabii ben Mardin derken, bir bütün olarak tüm ilçelerini ve köylerini kastediyorum. Her ilçemizin hatta nerdeyse her köyümüzün birkaç kalem zenginlik kaynağı vardır.
Örneğin, Derik’in zeytini, Mazıdağı’nın Fosfatı, Midyat’ın acuru, telkârisi, katori taşı, Nusaybin’in Beyazsuyu, sınır kapısı, Savur’un bahçeleri, Yeşilli’nin kirazı ve sebzesi, Kızıltepe’nin tarımı ve istihdam potansiyeli, Dargeçit’in hayvancılığı, Ömerli’nin üzümü, her bir kalemi Türkiye ve dünya markası yapabiliriz.

VD: Mardin’in çok kültürlü çok inançlı toplum hafızasını nasıl korumayı düşünüyorsunuz?

MAA: Mardin’in çok kültürlü ve çoğul kimliklerini koruyacak, topluluklar, kimlikler arası iletişimi ve muhabbeti geliştirecek şehir konseylerini aktifleştirmeliyiz. Bu şehrin gelişiminde Kürdü kadar Arabın da, Süryaninin de, Ezidinin de ve dahası tüm toplumsal katmanların söz hakkı ve muvafakatını aramalıyız. Ancak bu şekilde başarabiliriz. Şehir konseyleri sayesinde şehrin mimarisinde, kültürel yapısına, ekonomisinden tarımına her alanda şehrin tüm bileşenleri katkı sunabileceklerdir. Her kimlik kendi dili ve inancına uygun hizmete kavuşacak. Her kültür ve inanç sahibinin talebi doğrultusunda kültür ve inanç merkezleri kuracağız. O dilin, o kültürün, o inancın mensupları o merkezlerde yer alacak. Dillerini, inançlarını, kültürlerini yaşama, koruma, kayıt altına alma gelecek nesillere aktarma misyonunu da yürütecekler.

“Kazanacağız, mutlaka kazanacağız”

VD: Mardin’e atanan kayyumun ilk işi, önceki belediye dönemlerinde çok dilli toplum yapısına binaen çok dilli tabelalar vd. çalışmaları iptal etmek oldu.
Siz seçildiğinde ne yapacaksınız?

MAA: Tarih, gerçeklikleri yok etmek üzere kurulamaz. Bu şekilde ilerleme sağlanamaz. Toplumsal çeşitlilik ve çok kültürlü yapımız kayyum istemediği veya görmek istemediği için ortadan kalkmış olmuyor. Kayyum görmek istemediği için Kürtçe de Süryanice de, Arapça da ortadan kalkmış olmuyor.
Şüphesiz ki toplumsal gerçeklikle barışacağız. Çeşitliliklerimizi geliştireceğiz ve koruyacağız. Kürdün, Türkün, Arabın, Süryaninin, Ezidinin karşılıklı olarak kimliklerine muhabbet edeceği ve farklılıklarını şehrin zenginliği olarak koruyup kollayacağı bir ortam oluşturacağız. Kürtçe, Arapça, Türkçe, Süryanice tabelalar olacak ve bu şehrin renkleri arasında yerini alacak. Çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı belediye hizmetlerimiz kendini Mardin’in her zerresinde hissettirecektir.

Birlikte ve farklılıklarımızla zenginiz! Birlikte çoğulculuğu, çoğulculukta da birliği dünya aleme göstereceğiz.

VD: Aday olmazsanız alternatif planlarınız var mı?

MAA: Hayat devam ediyor, hayat cidal ve teavündür.
Mensubu olduğum halka ve coğrafyaya hizmet etmeye devam edeceğim elbette.
Bu coğrafyaya ve halkımıza inanıyoruz. Hangi makam veya seviyede olduğu önemli değil. Halk ve Hak eksenli mücadelemiz ilelebed sürecektir. Demişti ya Yılmaz Güney; Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız mutlaka kazanacağız!

1 Yorum

  1. Şimdi yazacağım bana bozguncu diyeceksiniz de yine de diyeceğim, Mardini yıllar yılı bu şahısın partisi yönetmiyormuydu. Belediyenin hatta alt belediyelerin. Bütçesinin önemli bir kısmını ve belediye binalarının araçlarının önemli bir kısmını terör örgütüne tahsis etmediler mi, belediye meclis üyelerini örgüt belirlemedi mi ? Milletin iradesini örgüte teslim edenler mi demokrasi kahramanı olup milletin malını örgüte direkt verenler mi bölgeyi kurtaracak? Ve bu soru senin şahsına sayın yazar: Sen yıllar önce çakma solcuların yaptığını (romantik yazılar yazarak) yaparak kime ne anlatıyorsun ki?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz